7 Eylül 2019 Cumartesi

Bir Eylül Akşamı

Dokuz yasındaydım ilk kez günlük tutmaya başladığımda. Ve sanırım tek çocuk olmaktan kaynaklı bir alışkanlıktı bu yazma hali... Yada tek ebeveynli olmak, veya  tek aile büyüğünün yine aynı kişi olması... Adres hep aynı...
İçini akıtmak vardır ya hani, anlatmak, ağlamak ve kurtulmak aslında o dertten, rahatlamak...Benim anlatıp rahatlayabileceğim tek yer defterlerimdi her zaman. Şimdi bakıyorum da çocukluğuma, öyle büyük bir yalnızlık içinde büyümüşüm ki. Kim hakeder bunca yalnızlığı, bilemiyorum.
Öyle fenayım ki bu akşam, sabaha kadar anlatsam, ağlasam herhalde anca geçer.
Şu hayatta herşeye titizleniyorum ben, hep dikkat ediyorum. Ama an geliyor, saçma sapan bir cümle tüm dünyamı alt üst ediyor ve bir daha diyor ki bana hayat " Yapayalnızsın işte, kimsen yok senin!"
Aldırmam, bu gece dağılırım biraz daha, toplarım sonra. Hep öyle yaptım, hep güçlü oldum ben. Çok şey yaşadım, çok ağladım, ama üstesinden geldim. Bugün biraz takıntılı olduğum bir çok konunun geçmişte mücadele ederken aldığım yaralarla oluştuğuna inanıyorum. Aslında yazmak istiyorum, daha çok, daha çok yazmak. Bir çocuk yada genç bir kız olarak çevremdeki hiçbir yaşıtımın yaşamadığı onlarca şey yaşadım. Ancak şöyle bi düşündüğümde pek çok şeyle yüzleşmeyi, onları tekrar yaşamayı göze alamıyorum. Şimdi yada şu an değilse bile bir gün onu da başaracağım, olacak, oturup yazacağım teker teker hepsini. Belki rahatlatır böylesi beni de....
Bak bu kadarı bile daha iyi hissetmemi sağladı. Varsın domates sosunu yapmak anneyle daha keyifli olsun ve ben bunun ne demek olduğunu anlayabilecek deneyime sahip olamayayım. Boşver. Ben yıllardır yaptığım gibi yalnızca Melike olarak yapar giderim her ne varsa... Olmadı, olmayacak benim öyle keyiflerim, o yüzden boşuna üzülmenin anlamı yok. Yok da üzüldüm işte be! Hadi bakalım sıkma canını, ağlama, bak ne güzel hayat, ağlamak da güzel, gülmek de.... Boşver !


12 Mayıs 2019 Pazar

Yine bir anneler günü arifesi ve evlat gibi hissedememenin dayanılmaz ağırlığı...

İçinde bulunduğum günler, ne kadar izin vermesem de beni yoruyor. Yalnız kaldığımda, bir gün daha bittiğinde, saat geldiğinde...
İnsan değerli hissetmek istiyor kendini, bu net!Anne, eş, evlat, ne olursan ol, hayat tüm ögeleriyle seni sevsin, sana değer versin istiyorsun. Duygularının farkına varılsın mesela...Yada takdir görebilirsin belki.
Evlat o kadar değerli ki benim için, içi o kadar dolu dolu ki, gerisini, başkasını anlamlandıramıyorum... "Çok seviyorum" yada "özledim" demenin kuru kuruya ne anlamı var ki...Onun içini dolduracak, onu tatlandıracak sensin. Kanınla, canınla yap o zaman bunu...
Olan olur, yaşananlar unutulur gider, duygular kalır anılarınızı canlı tutan... Hisler geçmez, akmaz, kokmaz, bekler...
Yaşama nasıl sıkı sarılırsam sarılayım, bir şarkıda yüzümde güller de açsa, ben bana kaldığımda mutsuzluğum, kırgınlığım avaz avaz bağırıyor.
Annemi yine çok özlüyorum. Yine onsuzluk yapışıyor yakama... Kimsenin beni anlayamayacağını sandığım bir çıkmazdayım yine...